Ponzi Mine davasına bir önceki içeriğimizde giriş yapmıştık, şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Takip edenler biliyor Ponzi Mine konusunu sevgili İpek Özbey’in SÖZCÜ TV’deki Nokta Atışı programında iki gece işledik. İşin hukuki ve mali boyutu ile alakalı uzmanlar görüşlerini dile getirdiler ve ortaya çıkan manzarayı en güzel özetleyen şey İpek Özbey’den geldi:
‘2023 çürüyüş yılımız oldu!’
Ben bu çürüme meselesinin sadece 2023’e değil de bir döneme ait olduğu görüşündeyim. Nasıl bir döneme? Para kazanmanın her şeyin önüne geçtiği, insanların kendilerini sahip oldukları maddi güç ile tanımlamaktan hiç çekinmedikleri, görgüsüzlük/saygısızlık olarak görülen birçok unsurun neredeyse vazgeçilmez sayıldığı ve de tam anlamıyla “ekmeğin aslanın ağzında” olduğu bir döneme.
Ponzi Mine dosyasına dönersek…
– Dolandırıldığınızı anladığınız zaman sistemden neden çıkamıyorsunuz?
Çünkü önce tatlı dille ikna ediliyorsunuz ki Mine Hanım bu konuda ciddi bir uzmanmış duyduğuma göre, sonra da önce ‘çaktırmadan’ sonra da gayet aleni tehdit ediliyorsunuz. Mesela Ali Sait Bey yeraltı camiasından tanınan bir ismin kendisine tahsilata geldiğini çünkü Mine Hanım’ın bu kişiyi masum olduğuna inandırdığını anlattı. Gelen beyefendi ancak Çolak’ın ona sunduğu belgelerden sonra ikna olmuş. Yani yanlış bir kişiye tahsilata gönderildiğini fark etmiş. Ben bilmiyordum ama anladım ki bu yeraltı camiasında çok kötü bir duruma düşmek anlamına geliyor. Zira o beyefendi de Mine Hanım’a bu yaptığı için bir ‘ceza kesmiş’. Bunu da bana yollanan bir AVM’de çekilmiş Mine Hanım’ın darp edilme görüntülerinden anlıyoruz. Ali Çolak Bey günün sonunda parasını alabilmiş mi? derseniz tabii ki hayır. Zaten bu yüzden sesini duyurabilmek adına her mecrada yer almaya çalışıyor. Bu sabah bir televizyon kanalı benden iletişim numarasını istedi, öyle söyleyeyim.
– Kimlere parasını almış? Kimler almamış?
Burada yine ‘off-the record’ noktasına dokunduğumuzdan isim zikredemiyorum ama ‘ortamlarda konuşulan’ı iletebilirim. İddia odur ki cemiyet hayatından ve ünlülerin çok sık gittikleri, hem kışlık hem de yazlık mekanlarda işletmecilik yapan isimler paralarını almışlar. Bu diğer mağdurların fikri ‘bu kişilerin neden iddianamede yer almadığını anlamıyoruz’ diyorlar. Sonra yine sosyal medya influencerlarından birkaçı da yol yakınken bir şekilde bu sistemden çıkabilmiştir kanaatindeler. Hem iddianamede isimleri yok hem de tam bu zamana denk gelen dönemde yaptıkları yatırımlar, ortaklıklar dikkatlerini çekmiş. ‘Arayıp sordunuz mu? Konuyu konuştunuz mu?’ dediğimdeyse net bir cevap alamadım. Zaten bana sorarsanız da Mine hanımın en büyük avantajı da bu bahsettiğim ünlü-cemiyet grubundaki iletişimsizlik.
Sosyal medyada çok samimi şekilde gördüğümüz, birlikte eğlenen, şarkılar söyleyen bu ekip arasında açık iletişim olmadığı gün gibi aşikar. Kimse kimseye ‘Sen ne yaptın o işi? Paranı alabildin mi?’ ya da ‘Sen benden komisyon almışsın yahu olur mu?’ vs. dememiş. Mine Hanım’ın planı işlerken herkes üç maymunu oynamış sizin anlayacağınız. Bir diğer ulaştığım isim ise bize yine Mine Hanım’ın neden bu kitleye yani çok zengin insanlara dadandığını ispatlayacak bir cevap verdi bana. ‘Aaaa Pelin Hanım o kadın hapiste değil miydi?’ yani belli ki giden miktarın peşini çoktan bırakmış. Bu arada sakın yanlış anlaşılmasın kimseyi yargılamak değil niyetim. Birinin 1000 TL’si diğer kişinin 300 bin TL’sine denk gelebilir. Bize çok görünen onların baktığı noktadan küçücük olabilir. Hayatın normal akışı bu.
– Yalnız mı çalışıyor yoksa bir ekibi mi var? Nedir bu dekont meselesi?